9 Ağustos 2010 Pazartesi

die sonate vom guten menschen

almanca zor bir dil belki ama aynı zamanda fonetik ve anlamsal derinliği olan bir dil. bakmayın siz 'sevgilimle fransızca konuşurum, köpeğimle almanca' diyenlere, isteyince pek romantik bir dil de olabilir. belki almanları sevmiyor olabilirim, ama bu ülkedeki kültür zenginliğini, insanların acısıyla yoğrulan tarihini yadsıyacak değilim. son yüzyılda iki büyük savaştan geçmiş, kendi insanları arasına duvar örmüş bir ülke romantikler de çıkarıyor, hüzünlü şairler de.

bertolt brecht'i severim mesela ben, hayatıma girişi geç bir vakitte das leben der anderen'le olsa da. filmde erinnerungen an marie a. (marie a.'yı hatırlamak) şiiri geçer, bir dönüm noktasıdır insan hayatında, o sahnede çağıldayarak içinizden akar bu şiir. usulcadır, ama ağır hüzünlüdür bana göre.

an jenem tag im blauen mond september
still unter einem jungen pflaumenbaum
da hielt ich sie, die stille bleiche liebe
in meinem arm wie einen holden traum.
und über uns im schönen sommerhimmel
war eine wolke, die ich lange sah
sie war sehr weiß und ungeheuer oben
und als ich aufsah, war sie nimmer da.

brecht'in siyasi bir tarafı da var tabii, benim yeterince bilmediğim. bir de bugün bir şiir okudum rainer maria rilke'den:

lösch mir die augen aus: ich kann dich sehn,
wirf mir die ohren zu: ich kann dich hören,
und ohne füße kann ich zu dir gehn,
und ohne mund noch kann ich dich beschwören.
brich mir die arme ab, ich fasse dich
mit meinem herzen wie mit einer hand,
halt mir das herz zu, und mein hirn wird schlagen,
und wirfst du in mein hirn den brand,
so werd ich dich auf meinem blute tragen.

ki kendisi benim pek inanmadığım ve desteklemediğim 'ciğerleri parçalanırcasına aşık olmak' üzerine bir şiir yazmış, yine de etkileyici. 'kollarımı kır, yine de sana sarılırım' diyor.

das leben der anderen'den bir replikle bitirelim: bu muzigi duyan biri, yani gercekten duyan biri, kotu bir insan olabilir mi?


---

sanirim, her sey iyilesecek
alistigimiz zamanlar gecti
bir insanla
konusulabilir, dinler o
sevgi yeniden baslar
hersey eskisi gibi olur

yagmur goge geri doner mi?
yara
artik acimasa da

acir yara yeri.
---
çevirilerini vermiyorum, şiir dilinde güzel. isteyen google abiye sorsun.

5 Ağustos 2010 Perşembe

acayip kafalar


yine bir rapor buhranı- yanıbaşımda bizim sınıftan biri uyukluyor çalışma masasında. dün ben de 3 saat uyuyabileyim diye arkadaşımın evine gittim, kanepesinde uyudum, sonra laba geri geldim. artık beynimin basmadığını hissediyorum, supervisorımla yaptığımız toplantıların sonuna doğru ona boş gözlerle bakıp kafamı otomatik olarak sallar moda geçiyorum. adam benim gerizekalı olduğumu düşünmeye başladı, ama artık dünya yansa umrumda değil, o kadar.

otis redding- these arms of mine dinliyorum. blues severim

neyse bu 'high' durumlardan parti kafasına geçmek de çok vakit almıyor. labda sandalye üzerinde uyumuşluğum varsa bir bar kanepesinde de uyumuşluğum var alimallah. genelde ne zaman 'çok kalmicam ben yaee, hem zaten pek gelesim de yoktu' diye çıksam arkadaşlarla, o gece mutlaka çok eğleniyoruz, sonra 3 ay konuştuğumuz olaylar oluyor. bunlardan en sonuncusu tam da benim kanepede uyuyarak sonlandırdığım geceydi- ya da sabah mı demeliyim, çünkü ben uyurken 5 olmuştu saat. hepsi s.'in suçu, ben 'gidelim' diyorum yarım saatte bir, o bana 'erken ya daha 2 buçuk biraz sonra gideriz' deyip duruyor. meğer telefonunu yere düşürmüş -atmış aslında- saat ayarları sıfırlanmış, saat aslında 4buçuk, otobüsler bitmiş. mahzen gibi bi yerde olduğumuz için de havanın aydınlanmaya başladığını bile farkedememişiz. nasıl kafalardaysak artık, o çocuğun birine yazıyor 'boşver eğleniyoruz yaee' diye; ben de isyan bayrağını çektim, gittim kanepenin birine kıvrıldım yattım. arada birileri gelip dürtüyor 'pışt uyuyo musun?' diye, tek gözümü açıp geri uyumaya devam ediyorum. allahtan arkadaşların partisiydi de dışarı atılacağımız bi durum yoktu. saat beş civarı durum: kızlardan birinin bilgisayarına bira dökülmüş, çalışmıyor, hepimiz ayrı bir kanepede sızmışız üzerimizde elbiselerle. 7'de ilk otobüs varmış, artık ona yetişip -tabii otobüste de uyuyup- eve gittim ancak. ha evde de 4 kişiyiz bu arada, evinden çıkan bi arkadaş benim odamda kalıyordu o zaman, 12 m2lik odada 2 yatak açınca adım atacak yer bile olmuyordu. zar zor, kızın üstüne basmadan kıyafetlerimi çıkarıp ancak attım kendimi yatağa. sonra 2ye kadar uyu.

bir hafta sonra tatilim başlıyor, 25 gün boyunca uyumayı düşünüyorum, ancak keser.