çok konuşuldu, çok yazıldı, ben bile çok kavgalar ettim benzer laflar eden insanlarla. bunun verdiği tek şey üzüntü ve yorgunluk. insanlar nasıl bu kadar nefretle dolar, insanlıklarından nasıl bu kadar uzaklaşır, etraflarına nasıl bu kadar sıkı duvarlar örüp dışarıda kalanları ötekileştirir anlayamıyorum. bunu cahilliklerine, aç açıkta kalmışlıklarına, acı çekmişliklerine verip geçemem. insan cahilliğinden sorumludur, duyduğu nefretten sorumludur, bir taraftan ezilirken diğer taraftan basur gibi çıkan egosundan sorumludur. tam tersi duyarlı, bilgili, ince düşünceli olmaya çalışmak varken, acı çekti diye acı çektirmek, kin kusmak... islamdaki nefs kavramını ben mesela yemek içmekle terbiye edilen bir şeyin çok çok üstünde görmüşümdür, burada nefs terbiyesinin çok önemi var. kimisi hakkaniyet der, kimisi vicdan der, kimisi ciğer der. vicdanınızdan sorumlusunuz.
devlet ideolojisi demişken, farklı hayatları görmenin ve bize bu güne kadar yutturulan yalanları anlamanın en iyi yolu sosyal medya. ana akım medyanın yazdığı, nefreti körükleyip insanları galeyana getirmeye çalışan haberlere inanmadan önce kaynağını araştırın. olay yerinden birebir haberler alabiliyoruz artık internet sayesinde, gözünüzü kapamayın.
ayrıca söylemem lazım, artık homofobik, ırkçı, devlet peşkeşcisi, sorgulamayan, birlik beraberlik mesajı verirken bile stereotiplerden sıyrılamayıp 'onlar /biz' zihniyetine sahip argümanlarla yaklaşan insanlara artık hayatımda yer vermeyeceğim. sevgili, eş, dost, akraba... nefretle zehirlenmeye ihtiyacım yok.
'benim homoseksüel/ kürt vs arkadaşım da var' geçerli bir argüman olmaktan çıkalı çok oldu bu arada. nefretinizi terbiye etmenin bir yolunu bulun, yönlendirip başkalarını suçlamak yerine.