1 Ağustos 2008 Cuma

sleepin with the enemy


yatağa yatar da uyumadan önce bir süre hayallere teslim edersin ya kendini, benim hayallerimin orta yerinde aklıma deneylerim geliyor, sonra bi bakmışım ohoo westerni nasıl yapsam, laba saat kaçta gitsem, ilk antibodyi koyduk ikinciyi hangi solüsyonla koysak, dalmış gitmişim. (hiç bir şey anlamadığınızı biliyorum) ayrı bir hırs ve çalışma azmi gerektiyor şu bilim dedikleri, ve kısmen mazoşistçe olsa da ayrı bir zevk veriyor.

bugün bizim labdan birinin doktora tez savunması vardı, sunumunu biz de izledik. ve fark ettik ki ADAM HER ŞEYİ YAPMIŞ! bir gen var diyelim, önce bunu susturmuş, yükseltmiş, yanına başka genler eklemiş fonksiyonunu bulmuş. sonra çeşitli virüslerle ilişkilerine bakmış. bir de bunları çeşitli zaman aralıklarında yapmış. sonra bu geni rna düzeyinde incelemiş, yetmemiş proteinlere bakmış hangi proteinleri etkilediğini bulmuşlar. sonra bu etkileşimlerden olası hücresel mekanizmasını çıkarmışlar. bunu da tek bir türde değil, farklı farklı türlerde denemişler. bahsettiğim çalışma 5 senenin ürünü. ve 5 sene boyunca aynı azmi, hırsı, çalışma düzenini korumayı gerektiriyor. bunları izleyince içimde dalga dalga bişey yükseldiğini hissettim : ben de istiyorum! sunumdan sonra hocalar değerlendirmelerini yaptılar, biz de biraz sohbet edebilme olanağı bulduk. özellikle yurdışında geçirilen doktora döneminde, zaten başka uğraşın olmadığı için günün 16 saati çalışmakla geçiyor, geçmeliymiş. üstelik moleküler biyoloji o kadar hain ki, aylarca süren çalışmanız bir anda çöpe gidebilir. meğer kontaminasyon varmış, meğer aynı yerde band veren protein başka proteinmiş, daha fenası vektörde, kültürde mutasyon olmuş... anlayacağınız deneyler çıkmayınca depresyona girmek, geceleri uyuyamamak, aynı azmi yıllar boyunca sürdürememek işten bile değil.

işte böyle zamanlarda insanın aklından geçiyor her şeyi bırakıp gitmek. elif şafak siyah süt romanında post natal sendromu anlatmış olabilir ama benim o kitaptan anladığım bir kadın olarak başarılı bir iş hayatının aile ve çocuklarla sürdürülüp sürdürülemeyeceği tartışmasıydı. 16 saatin neresine sığacak aile, full time annelik? içten içe biliyoruz aslında böyle kariyer olmayacağını ancak gece kariyerine sarılıp uyuyamaz insan.. yine de belli bir noktaya gelinceye kadar her şeyi bırakıp gitme isteği var içimde, döndüğümde herkes yerli yerinde duruyor olsa bir de.

---

türkiye'deki insanların bilimsel düşünceden uzaklığı zaman zaman tepemi attırıyor. bu konu hakkında yazacağım ancak sinirli kafayla olmaz. o zaman güzel haberler verelim:

Houston doctors say they may have found a way to destroy HIV


ne kadar yorucu, üzücü, ömürden yiyici de olsa böyle sonuçlar almak işte, o en büyük zevk, ve bütün o kapalı sığ düşünceli insanları unutturuyor. siz blog okuyup forward mail yollamaya devam edin, bu dünyada güzel şeyler de oluyor.

Hiç yorum yok: