31 Ekim 2008 Cuma

don't vote

aşağıdakini izledikçe sadece bizim yapamadıklarımız ve birilerinin bi zamanlar 'oy vermeyin' demesi geliyor aklıma. ya da bir anayasanın okunmadan oylanması.
'sarcastic'

26 Ekim 2008 Pazar

nane nane nananane nane

devlet babanın yediği naneler bitmez, biz nasıl olsa vtunnel var diye erişimi engellenen sitelere ses çıkarmazken blogger da kapatıldı sonunda. bizim sabrımızı mı sınıyorlar ne?

ya da her siteyi teker teker kapatmak yerine, orwell'in 1984'ünde olduğu gibi, kessinler interneti tamamen, her eve izleme cihazları koysunlar oradan beyin yıkama yayınları yapılsın, desinler ki türkiye refah içinde, devlet baba en büyük, biz de çılgınlar gibi tezahürat edelim. arada zıpçıktılık yapanları takip edip sokaktan toplasınlar; hayır hayır yatağından kaldırsınlar, vatan haini ilan edip hafızasını kaybettirene kadar işkence etsinler.

çok mu uzak görünüyor? telefonla konuşurken yanınızdan geçen bir polis silahını çekip vurabiliyorsa sizi, afiş asarken yakalanıp sağ girdiğiniz karakoldan ölünüz çıkabiliyorsa,sırf düşünüp yazıyorsunuz diye sırtınızdan vurabiliyorsa kimi 'kahramanlar', blog yazıp fikrinizi beyan ediyorsunuz diye kapınıza bir gün birilerinin dayanmayacağını nasıl garanti edebilirsiniz?

hail!

8 Ekim 2008 Çarşamba

run lola run


mideme gelip oturan en büyük yumru birşeylere bağlı olma durumu sanırım. henüz ben bile ne olacağını tahmin edemezken, geleceğimi elimde olmadan mecburiyetlere bağlamak. ve bir kontrol manyağı olarak bir süre sonra geceleri uyuyamaz, sinirden titremeden duramaz hale gelmek.

kendimi bile bile bağladığım para kazanabileceğim bir proje, nispeten iyi bir hoca: şimdi koşarak kaçmak istiyorum! şu proje bi çıksın da ilk paramı kazanayım derken, içten içe çıkmasa da başka bi yere gitsem diyormuşum meğer. hoca beni ayak işleri için danimarka'ya yollamaya kalktı, telefonlarına çıkmadığım gibi geri de aramadım. kendime hatırlatmalıyım: bu benim b planımdı zaten, b planı hazırda durmalı!

giderim alışığım gitmelere desem de bilinçaltımda bir zayiat olduğu kesin. yoksa güzelim heidelberg'i rüyamda bozkır sarısı, en alakasız olduğum insanlarla dolmuş olarak görür müydüm? üstüne bir de lise matematik hocamın verdiği cell dersinin (!) sınavından haberim yokmuş ve ben rapor alabilmek için sürüm sürüm sürünüyormuşum. zaten heidelberg de rüyalarda artık.

ya ben çok uzun bir tatil yaptım ve içimde zerre kadar istek kalmadı çalışmak için, ya da hepsi ankara'nın kasvetinin suçu. seneye ankara'daysam bilin ki tüm çabalarım sonuçsuz kalmış buraya mahkumumdur, ya da paraya ruhumu satmışımdır. iç sıkıntımı hiç bir şeye değişemiyorum ama.

ankara'da geçen gece sayısı: 2 , uykusuz geçen gece sayısı: 2.