31 Aralık 2008 Çarşamba

and there are voices that want to be heard



herkes onlara yeterince zaman ayırmadığımdan şikayetçi. annem ısrarla 'senin bi derdin var, çok zayıfladın' diyor. derdin var diye diye dert sahibi yapacaklar beni. bi arkaaşım dün 'kimse aramıyor sormuyor beni' dedi, 'kastettiğin bensem bu aralar çok yoğunum' diyince 'yoo seninkine alıştım zaten' oldu cevabı. şöyle bir derdim var efendim evet,mezun olmaya çalışıyorum!

açıkçası ne yılbaşı zerre kadar umrumda ne eğlencesi. bu sabah sunum yaptım, cuma sabahın köründe bi sunum daha yapmam gerekiyor. şunun şurasında 24 gün kalmışken okulun bitmesine, çektiğim bunca cefaya değsin diyorum. ben de isterdim tabii sevdiklerimle beraber olup rahatça vakit geçirmeyi, ama bir şekilde bu gece ders çalışmam gerekiyor.

bu durumu ben gayet normal ve başka şeylere ulaşmak için olması gereken birşey olarak görürken kalbimi kıran, sevgilimin 'çok yalnızım' demesi oldu. ondan böyle şeyler duyabilmek için gerçekten canının çok acıyor olması gerek, bu da benim canımı acıttı. fark ettim ki uzak da olsak birbirimize, beraber yalnızlaşıyoruz. insan yüzü görmeden, kimseyle iki çift laf edemeden geçti son birkaç ayım, onun içinse daha da beter. kendim için üzülmediğim kadar onun için üzüldüm ve kendi kendime sordum:
'ne zaman ölmüş benim içim?'

1 yorum:

Unknown dedi ki...

ders çalışman, mezuniyet çabaların... hepsi tamam da..
dediğin gibi, "içini öldürme" be tatlım!

misal; seni güldürmek için atılan bir mesaja "noel geçti" diye cevap yazma, at bi kahkaha ve dön dersine!

e mi kuzum?
:)