27 Ağustos 2009 Perşembe

wounded machines



geçen hafta bisiklet yolunda bisikletimi sürerken, tam köprü girişinde yolun ortasında kızın biri eğilmiş bisikletinin tekerine bakıyordu. sol taraf araç trafiği, sağ taraf ise yaya yolu olduğu için kızı sağlayayım dedim ama kaldırımın kenarına takılıp kendimi birden bisikletle beraber uçarken buldum. gözlerimin önünden film şeridi geçmedi ama her şeyi yavaş çekim yaşadım resmen. bisikletle beraber düştüğüm için bolca morluk, incinmiş bir sağ el bileği, yırtık bir pantolonla kaldım. insan böyle zamanlarda ne kadar kolay yaralanabildiğini ve aslında ne kadar kolay ölebileceğini anlıyor. birkaç saniye içinde olan bir olayın bu kadar zarar verebilmesi...

bir de bundan sonrası var, işte seyahat sağlık sigortası maceram:

diyelim ki bir yaptiniz bir hata ve anadolu sigorta'ya 6 aylik sigorta yaptirdiniz, olaylar su sekilde gelisiyor:

telefonda 6 aylik sigorta icin fiyat aliyorsunuz, subeye gittiginizde size soyledikleri fiyat telefonda soylediklerinin ustunde oluyor, siz "o kadar geldim mecburen yaptirayim" deyip sigortayi yaptiriyorsunuz.

uzun sureli sigorta yaptirirken size ilk soylemeleri gereken "sigortanin turkiye'den cikis yaptiktan sonraki 90 gun icin gecerli oldugu" iken sadece parayi alip "okuyun" diye elinize kitapcigi tutusturuyorlar. bu konuda "neden satin almadan arastirmadin, kitapcigi okumadin? senin sucun" savini reddediyorum, hizmet sunan bir kurum etik davranmak ve musterisini bilgilendirmek zorunda. sadece 3 ay icin gecerli olacaksa neden bosuna 6 aylik sigorta icin para odeyeyim ki? kendileri de bunu bildiklerinden bu maddeyi imzalanan poliçeye koymayıp sadece kitapçığa koyarak cinlik yapmaya calisiyorlar zannimca. ayrica 90 gunluk sigorta yaptirirsaniz da sadece 60 gun icin gecerli.

sonra sansiniza bu alti ay icinde turkiye"ye giris cikis yaparsiniz, ancak yeni yasa geregi yesil pasaportunuz ve oturma izniniz oldugu icin damga vurulmaz. (istege bagli sanirim) gun gelir, sigortanizin son ayinda bisiklet kazasi gecirirsiniz, kirik olup olmadigini anlamak icin doktora gitmek istersiniz, ancak once sigortanizin nasil isledigini cozmeniz gerekir. size verilen numarayi ararsiniz, durumunuzu anlatirsiniz, sigortanizin turkiye"den cikis yaptiktan sonraki 90 gun icinde gecerli oldugunu soylerler, turkiye"den cikis yaptiginizi ancak damganizin su su nedenden dolayi olmadigini soylersiniz, cevaplari "bizim boyle bir uygulamadan haberimiz yok" olur. neyse yine de bir sekilde sizi yurtdisi temsilcilerine baglarlar, size en yakin hastane bildirilir, doktora gidersiniz.

burada bitmez, cunku doktora gittiginizin ertesi gunu sizi sabahin korunden oglene kadar cesitli saatlerde arayip doktor raporunu yurtdisi temsilcilerine gondermenizi isterler. siz agriyan bacaginizla, kullanamadiginiz sag elinizle bir de bu islere kosturmaya calisirsiniz. sonra turkiye temsilcisine pasaportunuzun giris cikislari gosteren sayfasini faxlamanizi isterler, bi de onla ugrasirsiniz. tabii ki damga olmadigi icin bikac gun sonra tekrar ararlar, giris cikis yaptiginiza dair polis raporu isterler. lutfedip bu ilk doktor masrafini karsilamislardir ancak polis raporu olmadan bir dahaki masrafi karsilamayacaklardir, sigortanizin bitmesine bir hafta kaldigi icin "ooeehh" cekip rapor mapor almazsiniz. bir daha da anadolu sigorta"dan sigorta yaptirmaz, once sozlugu okursunuz.

buradan alinacak ders: giris cikis damganizi vurdurun, eski ucak biletlerinizi saklayin, benden uyanik olun imza atmadan kitapcigi okuyun. ha bir de bisiklet yolunda bile bisiklet surerken dikkatli olun, gerizekali birileri mutlaka yolunuza cikacaktir.

14 Ağustos 2009 Cuma

oradaydık ve şimdi buradayız


burg eltz


titisee

freiburg
prag

i don't wanna go where you don't follow


içinden nehir geçen şehirler en güzelleridir derler. hava maviden laciverte dönerken, şehrin ışıkları suya vurduğunda nehir kıyısındaysanız en romantiklerinden de olabiliyor aynı zamanda. prag'ın bana hissettirdiği şey ağır bir hüzündü, bu kadar romantik bir şehirde yalnız olmanın hüznü, mideme oturan bir garip taş. yıllar önce bir gece, başka bir nehir kıyısında, ayışığında nemli çimlere uzanıp aynı şeyi düşünmüştüm. yalnız olmak için fazla romantik bu şehirler, yine de mutlu olmak içinse tam kıvamındalar.

---

blogumun adını da jupiter'in gezileri yapayım bari. ben buralarda yokken prag'a, freiburg'a, titisee'ye, burg eltz'e gittim; bazen saçlarımda yaz meltemleriyle bazen yağmurla dolaştım, bugün labdan dönerken yolumu uzattım biraz nehir kıyısında oturdum, huzurumu buldum da döndüm.

fon müziği olarak bu böyle dinleyip geçmiş yaz günlerine dönebilirsin sen de.