27 Mayıs 2010 Perşembe

yastığın soğuk yüzü


hayattan kaçıyoruz hepimiz. televizyon karşısında, kitap kapağı arkasında, bilgisayar başında hayattan kaçıyoruz. pazartesiyi salıdan ayıran bir şey kalmamışken, sabah küfrederek yataktan kalkarken, hayat boğazımızda bir düğüm olmuşken kalan zamanı da kendimizden kaçarak harcıyoruz. yalnız evlerde ses olsun diye açılan televizyonlarla beynimizdeki sesi bastırıyoruz biraz olsun. yapmamız gereken işten kaçarken, sırf zaman boşa aksın diye anlamsızca bilgisayar ekranına bakıyoruz. akıp geçiyor da, sahi geçen hafta, ondan önceki hafta, ondan bir önceki hafta ne zaman bitmişti? bazen dizilerde, bazen uykularda mutlu oluyoruz. öngörülür bir gelecekte elle tutulur bir mutluluğumuz olmayacak çünkü. hiç bir şey yapmadan harcadığımız her anla daha da nefret eder oluyoruz kendimizden ama bu kısırdöngüden kurtulacak takatimiz de yok. kanepeden yatağa, yataktan kanepeye. yarının daha güzel olmayacağı gerçeği ölü toprağı gibi üzerimizde. böyle gidecek ve böyle bitecek işte, artık kendimizi kandıramıyoruz.

sizi bilmem ama ben kalan ömrümü uyuyarak geçirebilirim.

---
gökhan türkmen - biraz ayrılık

2 yorum:

cyber dedi ki...

Ahaaa, melankolik bir yazi gordum ya burda, gam yemem. :P

Ne oldu, Almanya'yi birakmak zor mu geliyor? :P

drops of jupiter dedi ki...

melankolik?
hem niye hoşuna gidiyor melankolik yazı görmek:)
kendi kendini açıklıyor bence yazdığım şey.