24 Şubat 2010 Çarşamba

monochrome


çift psikolojisinde, birey olamama diye bir olgu var. genellikle ben 2+1, 4+1, 6+1inci insan olduğum için, çiftleri doğal ortamlarında gözlemleyebiliyorum :)

toplu bir ortamda, 'significant other'ı ile beraber olan insanlara bakın. a kişisi bir şey söyler, sevgilisi onu destekler ya da onun söylediğinden bir çıkarım yapar. tek başlarına bir konuşmayı yürütemezler. bu kişiler illa da yanyana/karşılıklı oturur. taze sevgililer ya da yeni evli çiftler masa altından, üstünden, kenarından elele tutuşur. özellikle kız kıza/erkek erkeğe değil de karşı cinsle de sevgilisinden bağımsız olarak oturup konuşabilen insana çok az rastladım. sonra akşamları illa beraber çıkılır, yemek ısmarlanacaksa önce sevgiliye danışılır...

sürekli yapışık gezen insanlar ayrılınca/ tek başlarına kalınca ellerini kollarını nereye koyacaklarını bile şaşırırlar. bir restorana girip tek başına yemek yiyemeyen, tek başına alışverişe çıkamayan insanlar gördüm. sürekli eşiyle/sevgilisiyle girdiği bir ortamda tek başına kalınca köşede eğreti duran, konuşamayan insanlar... genelde yalnız bir insan olarak garip geliyor bana bunlar, ne var tek başıma yemek yemede? ya da bir birey olarak her hangi biriyle her hangi bir konuyla ilgili görüşlerimi paylaşmada? ve hatta tanımadığım insanlarla tanışıp konuşmakta? heidelberg'in bir getirisi de bu oldu sanırım, tanımadığım insanlarla gerektiğinde muhabbet edebiliyorum kolayca.

yalnız başına güçlü duramayan insanları hep küçümsemişimdir. bilinçli yaptığım bir şey değil, saygı duyamıyorum açıkça. benlikleri yokmuş gibi geliyor, bir de dedim ya ezik duruyorlar. burdan sesleniyorum, çift olmaya alışmayın lütfen :)
---

her morning elegance

Hiç yorum yok: