11 Haziran 2008 Çarşamba

eski sevgilinin ölmesi

sevgilinin eski sıfatı aldığı günlerden sonra sık sık düşünülür. konuşmuyorsunuzdur, ama içinizde kırık dökük bir şeyler vardır işte. bilirsiniz ki onda da vardır. onca zamanı, hatırayı bir yere sığdıramaz, mektupları yırtıp atamazsınız. zaman zaman ''ya ölürse'' diye düşünürsünüz, yüreğiniz ağzınıza gelir. bildiniz, hala seviyorsunuzdur onu. düşüncesi bile gözlerinizi doldurur ölümün, tabutu başında haykırdığınız anlar gelir sanki gözünüzün önüne. böyle zamanlarda eliniz telefona gider, arayamazsınız. ya da belki arar, dostça bir iki kelam eder, iyi olduğunu bilip, bir iç çekip kaparsınız telefonu, aranızda aşılamaz duvarlar.

zaman geçer, devran döner, daha rahat konuşup şakalaşmaya başlarsınız. belki yeni sevgililerinizi anlatırsınız birbirinize. yalnız böyle başlayan her konuşmanın sonu kalp kırıklığıyla sonlanır, hala unutamamışsınızdır onu. hayır, eskisi gibi de sevmiyorsunuzdur, ama o kekremsi tad var ya ağzınızda, o simsiyah eder dilinizi.

biraz daha zaman geçer, belki uzun uzun yıllar, artık telefonda konuşamaz olmuşsunuzdur. eski dosttur diye açılan her telefonun sonu, artık çok uzak noktalara düştüğünüzü gösterir biçimde tartışmalarla sonlanır. aklınıza gelir geçen yıllar, yine ''öldüğünde ne yaparım'' diye düşünürsünüz, fark edersiniz ki artık elinizden bir hayır duası okumaktan başka bir şey gelmez.

tebrikler, bir aşkı öldürmüşsünüzdür.


Hiç yorum yok: